Her küçük kız gibi ben de ilkokul yıllarında balerin olma hayalleri kurmuş ve elbette yaşıtlarım gibi profesyonel olmayı aklımdan geçirmesem de bu yolda adımlarımı atmıştım.
Bale her zaman diğer dans alanlarına göre daha sıkı disiplin, tutku ve çalışma gerektiren bir sanat dalı olmuştur. Elbette zarafetleriyle aynı bir prenses gibi süzülen dansçılara hayran olmamak elde değil. Bu nedenle küçük yaşlarda hepimiz bir dönem bunun hayalini kurarız.
Elbette bu işi benim gibi hobi olarak yapıp yarıda bırakmayan ve profesyonel anlamda başarılı olan bir çok insan var. Peki onları bu yolculukta neler bekiyor?
Entrika ve Hırsın Dansı
Tiny Pretty Things dizisi aslında tam olarak bunu anlatıyor. Bir balerinin en iyi olmak için nelerden vazgeçmesi gerektiği, vücudunu nasıl disipline ettiği hatta ve hatta insanların bu dansta en iyi olabilmek için ne tür entrikalara baş vurabileceğine kadar bir çok örnek ile karşımıza çıkıyor.
Sadece dansçıların değil bir camia olarak balenin ne kadar hırs üzerine kurulu olduğunu görüyorsunuz. Hatta eminim bir çok şirket bu hırsı görse şirket içi motivasyonlarını tekrar düşünürlerdi.
Müthiş Bir Görsel Şölen
Tiny Pretty Things bir cinayet ile başlayan bu entrika dolu hikayede bize ne anlatmak istiyor bilinmez ama eğer dans ve müzik uyumundan hoşlanıyorsanız bu diziyi kaçırmayın derim.
Birbirinden güzel koreografiler ve balenin aslında eşsiz dünyasına bir perde aralanıyor. Yüzyıllardır varolan bu köklü dansın modern dünyada nasıl yer bulduğu ve aslında nasıl bir dinamizminin olduğunu da müzikle buluştuğunda daha iyi anlıyorsunuz.