Michelle Obama’nın seçmenleri Joe Biden’a oy vermeye çağıran ‘kapanış konuşması’ 6 Ekim’de yayınlandı. Kampanya konuşmasını sizler için tam metni Türkçe’ye çevirdik.
“İnansanız da inanmasanız da seçimler hemen köşeyi dönünce. Oylar verilmeye başlandı bile ve hâlâ kime oy vermeniz gerektiği ya da oy verip vermeyeceğiniz konusunda karar vermeye çalışıyorsanız, size nelerin riskte olduğunu hatırlatmak ve oy verme yönünde bir plan yapmanız için sizi teşvik etmek isterim. Dürüst olmak gerekirse, ülkemiz şu an işini düzgün yapamayan bir başkan nedeniyle kaos içinde ve biz tekrar istikrara ulaşmak istiyorsak oy verme hakkına sahip herkesin iyice bilgilendirildiğine ve bu süreçle alakadar olduğuna emin olmalıyız. Çünkü risklerin gün be gün arttığını açıkça gözlemleyebiliyoruz. Sadece haberlerde de değil, ailelerimizde de görüyoruz.
Eğer benim gibi bir ebeveynseniz, siz de bu başkanın pandemiyi yeteri kadar ciddiye almamasının, maske takmanın ve sosyal mesafenin önemini küçümsemesinin, okullara öğrenci ve öğretmenleri güvende tutacak mantıklı bir plan ya da destek sağlamadan açılmaları için yaptığı baskının sonuçlarını hissediyorsunuzdur. Kızlarımız bu sene üniversitedeler ve şanslıyız ki bu sömestr derslerini çevrimiçi olarak görüyorlar. Fakat okullar açıldığından beri geçen son birkaç haftada kampüse dönmüş olan arkadaşları ya testlerde pozitif çıktılar ya da pozitif çıkmış olan biriyle aynı evde yaşıyorlar.
Bunun bir anekdot olduğunun farkındayım ve herkes çocuklarının güvenli bir şekilde ve en yakın zamanda kampüse geri dönmesini istiyor ama bir anne olarak hastalık yayılmaya devam ederken daha dün bebeklerimiz olan bunca genç çocuğun yurtlarda ya da apartmanlarda tek başlarına, yok denecek kadar az destekle karantinaya girmelerini, semptomları kötüleşince dönememelerini düşünmek beni çok korkutuyor. Bu endişenin ülkenin dört bir yanındaki aileleri nasıl etkilediğini düşünün. Evet, gençlerde hastalığın seyrinin düşük seviyelerde geçtiğini bilmek bir rahatlık sağlıyor ve her gün uzun dönemli sağlık sorunlarına yol açmaması için dua ediyorum ama gerçek şu ki henüz ne olacağını bilmiyoruz. Ve bu başkanın bize herhangi bir şey hakkında doğruyu söyleyeceğine güvenemeyiz. Aynı zamanda daha genç çocuklara sahip aileler başka türlü streslerle uğraşıyor. Öğrenmek isteyen fakat öğretmenleriyle bir ekran arayıcılığıyla bağ kuramayan ilkokul öğrencilerinden, önceden haber vermeden açılıp kapanan ve herkesi bir bilinmeze sürükleyen okullara, birçok ebeveyn hâlâ desteği olmadan iki işte çalışıyor ve birden fazla çocuğa bakmakla uğraşıyor. Kirayı ödeme, internet bağlantısı sağlama, çocuk bakımını karşılayabilme konusunda gergin olan ailelerden bahsetmiyorum bile. Aylardır bu krizin içinde olmamıza rağmen hâlâ bu noktada olduğumuzu görmek acı verici. Hâlâ açık bir planımız ve bizi rahatlatabilecek bir tutanma noktamız yok. En kötüsü de böyle olmak zorunda olmaması.
Dünyaya bakın. Birçok ülke bu seviyede ve uzun süreli acı ve belirsizlik yaşamıyor. Bu ülkeler de bizimle aynı virüsle karşı karşıya kaldı; kontrol altında tutmak için bizimle aynı seviyelerde kaynaklara sahiplerdi fakat uğraşmak zorunda olmadıkları şey, bu başkandı. Elinin altında her türlü kaynak olan bir adam. En iyi medikal uzmanlar, istihbarat fakat yine de bütün tavsiyeleri yok sayarak endişe duyan ailelere yeteri kadar test ya da sağlık çalışanlarımıza koruyucu ekipman sağlayacak bir plan oluşturmayı başaramadı. Bu virüsün ne kadar ölümcül olduğunu bilmesine rağmen bize yalan söyleyen ve yok olacağına inandıran bir adam.
Hayatımızın en büyük krizinde ayrımcılığı ve kızgınlığı ikiye katlayan, zararı hafifletecek önlemlere karşı sövüp sayan ve maske takmayı ve sosyal mesafeyi zorunluluk haline getirmediği inanılmaz büyüklükte etkinlikler düzenlemeye devam ederek bilerek kendi destekçilerini tehlikeli bir virüse maruz bırakan bir adam.
Bugün bu virüs yüzünden ölen kişilerin sayısı Irak, Afganistan, Vietnam ve Kore’deki savaşlarda ölen kişilerin toplamından daha fazla. Cesaretle feda edilen bunca canı alın ve ikiye katlayın… Bu trajedinin ölçeği az çok budur. Ve bizim komutanımız üzücü bir şekilde görevinde değildi. Korona krizini idare edememesi ihmalinin sadece bir örneği. Batıda orman yangınları sürerken haftalarca hiçbir şey demedi. Her türlü geçmişe sahip Amerikalılar ırkçılığa ve polis şiddetine karşı barışçıl bir protesto düzenlerken onları kötüledi fakat silahlı milis kuvvetlerine laf ediyor. Bizim kahraman genç kadın ve erkeklerimiz bu ülke için canlarını feda ederken onlara aptal ve ezik diyor. Önemli aileler ve savaş tutsaklarıyla alenen dalga geçiyor. Bunların hepsini zengin ve iyi bağlantıları olan bir genç olarak askeri görevini tamamlamamışken yapıyor.
Milyonlarca insan son dönemin en korkunç iş kayıplarını yaşarken, küçük işletmeler kapılarını sonsuza kadar kaparken o ve partisi bu insanlara yedi ay sonra bir yardımda bulunuyor. Hâlâ bu virüs için bir planı yok. Yedi ay geçti, basit eylemlerin bir sürü hayatı kurtarabilecek olmasına rağmen hâlâ düzenli olarak maske takmıyor ve başkalarını da aynısını yapmaya teşvik ediyor. Bunun yerine pandemi gerçek bir tehlike değilmiş gibi davranarak Amerikan halkını manipüle etmeye devam ediyor.
Bu kadar becerisizliğe rağmen Amerikan halkı daha da derine iniyor, kendilerine yeni güç kaynakları buluyorlar ve bu dönemi atlatmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Geçtiğimiz dört senedir bana umut veren en güzel şeylerden biri bu. Ülkemizin direnci. Bizi güvende tutan ilk kademe çalışanlarımızdan sevdiklerimize bakan doktorlar ve hemşirelerden çocuklarımız için ellerinden gelen her şeyi yapan öğretmenler ve çocuk gelişimcilere Amerikalılar çağrıya cevap vermek için ayaklandılar. Liderlerimizden de aynı çabayı görmeyi talep etmek çok büyük bir istek değil. Şükürler olsun ki içinde bulunduğumuz zamana ayak uydurabilecek bir başkan seçme şansımız var. Bu kaosa dur diyecek ve karşımızdaki problemleri çözerek ülkenin dört bir yanındaki ailelerin yüklerini azaltacak karaktere ve tecrübeye sahip bir başkan.
Bu lider, Joe Biden.
Sekiz senedir başkanlığı yakından gözlemledikten sonra iş hakkında öğrendiğim belki de en önemli şey şu: Bir başkanın zamanını ve enerjisini ofis içerisinde nasıl odakladığı, Beyaz Saray’a girmeden önce nasıl bir hayat yaşadıklarının direkt bir göstergesi. Başkanın politikası, değerlerinin direkt bir göstergesi. Ve biz bu gerçeği hayatını kendisini, ailesini ve anladığı diğer zengin aileleri daha da zenginleştirmeye adayan başkanımızla açıkça görüyoruz. Zengin ve büyük şirketler için vergileri azaltıyor, normal ailelerin kendisi gibi insanlar tarafından suistimal edilmesin diye yapılan yönetmelikleri engelliyor, arkadaşlarının hapis sürelerini azaltıyor. Borsadaki kazançları hakkında övünüyor fakat normal insanların hayatlarına bakarsanız -mavi yakalılar için iş yaratmak, sağlık sektörünü daha karşılanabilir hale getirmek, çevreyi korumak, ailelerimizi silah şiddetinden korumak ve korona virüs- övünebileceği pek bir şey yok. Buna karşın Joe Biden hayatını birçok Amerikalının tanıyabileceği değerler ve ilkelere bağlı kalarak yaşadı.
Ben Joe’yu tanıyorum. Normal insanların dertlerini anlayabilen iyi bir insan. Çocukken babası işini kaybetti. Ailesi iş bulabilmek için taşınmak zorunda kaldı. Genç bir adamken savunma memuru olup kendini savunamayan insanlara haklarını geri verebilmek için hatırı sayılır bir hukuk firmasından istifa etti. Hayal dahi edilemeyecek bir trajediyle karşı karşıyayken bile ülkemiz için çalıştı. Karısını ve kızını daha bebekken kaybetti. Sonrasında da en büyük oğlunu… Ona destek olması için Tanrı’ya olan derin inancına tutundu. Hiç alaycı olmadı ve sürekli bizdeki insanlığı görmeyi tercih etti.
Bu ruh, bu kararlılık Joe’yu şu anda ihtiyacımız olan başkan yapacak. Bütün aileler eski hallerine dönebilsinler ve ekonomimiz düzelsin diye kendinden önce ülkesinin ihtiyaçlarına koşan biri. Geniş bir lider koalisyonuyla çalışarak zorunlu maske takımını ve bedava test olabilmeyi içeren milli bir strateji geliştirerek bu virüsü kontrol altına almakla görevine başlayacak. Okullara bu karışıklığı engellemelerine yol açacak imkanları tanıyacak. Herhangi bir aşının güvenli, işe yarar ve herkes için mevcut olacağından emin olmak için doktorları ve bilim adamlarını dinleyecek.
Joe Biden geçtiğimiz dört senede şu anki başkanın yok saydığı ya da daha kötüleştirdiği sorunları çözmek için de görevine devam edecek. Çalışan ailelere çocuk bakımı için vergi indirimi sağlayacak. Zenginler için yapılan vergi kesimlerini geri alacak ve bunun yerine küçük işletmelere ve çalışan ailelere yardım edecek. Reçeteli ilaçların ücretini azaltacak ve her Amerikalıya karşılanabilir sağlık sigortası sağlayacak. Polis ve etnik topluluklar arasındaki güveni yeniden inşaa edecek ve bizi gereğinden fazla süredir etkileyen ırksal ayrımcılığa değinecek. Gezegenimizi koruyacak. Okullarımıza yatırım yapacak ve bir şeyler yapmak için farklılıklarımıza rağmen insanları bir araya getirecek.
Joe’ya, Ruth Bader Ginsburg’ün ayak izlerini takip edecek yüksek mahkeme yargıçlarını, adalet ve eşitliğin teorik fikirler değil de sağlığımızı, geçim kaynaklarımızı ve vücutlarımızı etkileyen elle tutulur konular olduğunu anlayacak yargıçları ataması için güvenebiliriz. Sürekli testler edilen ve geri atılmaya hazır olan, yarış eşi Kamala Harris’le kol kola giren ve bizi bu sürekli düşüşten kurtaracak, ülkemizi iyileştirmeye yardımcı olacak ve insanları ayrıştırmak yerine insanları bir araya getirecek bir lider.
Gerçekten basit bir karar.
Temiz bir başlangıç şansı ya da dört sene daha bu yaşadıklarımız… Ama bu sefer çok gerçekçi olalım. Amerika şu anda ayrışmış durumda. Birçok insana zengin olmak isteyen, gücü elinde tutmak isteyen ya da bazen ikisi birden olan insanlar tarafından yalanlar satılıyor. Daha önce de söylediğim gibi, bizim gibi gözükmeyenlerle ya da bizim gibi oy vermeyenlerle empati kurmalıyız. Kendimizi birbirimizin yerine koymalıyız. Düşünün, bütün hayatınız boyunca çok çalıştınız ve çok uzun bir süredir zenginin daha da zenginleşmesini izliyorsunuz. Çiftliklerinizi ve geçim kaynaklarınızı kurumsal açgözlülüğe kaptırdınız. Sevdiğiniz kentlerinizin işsizlikle kırıldığını gördünüz. Sevdiğiniz ailelerin madde bağımlılığı ve mental sağlık sıkıntılarından mahvolduğunu gördünüz. Bunların hepsi bu virüs vurmadan çok önce oldu.
Cildinizin renginin size ayrıcalık tanıdığını ve sizi daha önden başlattığını duymak büyük bir moral bozukluğu yaratıyor. Birçok çalışkan, iyi Amerikalı için gerçek böyle. Fakat şu an başkan ve yandaşları bu moral bozukluğuna oynayarak insanlara kendileri dışında suçlayacak birilerini vererek inanılmaz başarısızlıklarının önünü kapamaya çalışıyor. Azınlıkların banliyöyü mahvedeceğini söyleyerek siyahi ve kahverengi Amerikalılar hakkında korku yaratıyorlar. Şiddet ve gözdağı yaratarak bunların hepsini ırksal dayanışma amaçlı barışçıl bir protestoya yıkıyorlar. Bu doğru. Araştırmacılar da protestoların sadece küçücük bir oranının şiddet içerdiğini destekliyor. Yani başkanın yaptıkları bir kez daha tamamen yanlış. Ahlaki olarak hatalı. Ve evet, ırkçı. Fakat bu işe yaramadığı anlamına gelmiyor. Çünkü bu zor ve kafa karıştırıcı bir dönem.
İnsanlar bu yalanların ve çılgın teorilerin tekrar tekrar söylendiğini duyduklarında hayatlarında olan şeyler dolayısıyla ne düşüneceklerini bilemiyorlar. İnternette yayılan yanlışların doğru olup olamadığını kontrol edecek zamanları yok. Makul insanlar bile bazen korkabilir. Bu başkanın gerçekten iyi olduğu tek konu ise kazanmak için korku ve kafa karışıklığını kullanarak yalanlar söylemek. Bakın, anlıyorum ama aynı zamanda hissediyorum da. Siyahi bir kadın olarak devletimizdeki beyaz olmayan insanların çoğunluğu gibi onurlu, yararlı ve dürüst bir hayat yaşamak için elimden geleni yaptım. Bizim gibi Amerikalılardan herhangi birinin şu an yaşadığımız kaostan çok benden korkması gerçekten canımı acıtıyor. Hepimizin canını acıtıyor. Bu kalplerimize oturan bir ağırlık. Bu yüzden ben de burada biraz empati için çağrıda bulunmak istiyorum.
Kararsız olan herkesin benim ve atalarım gibi olan bütün o insanları, çocuklarını doğru yetiştirmek için elleri tutmayana kadar çalışan anne ve babaları, diplomalarını almak için deli gibi çalışırken kapüşonlular giyen gençleri, benim gibi gözüken milyonlarca insanı, bu ülkeyi kurmak için savaşan, ölen, köle olarak sürünen, asker ve işçi olan insanları düşünmesini istiyorum. Kendinizi bir saniyeliğine bizim yerimize koyun. Her gün bu ülkenin değerlerini korumak için elinizden gelen her şeyi yaptığınızı -doğruluk, gurur, ahlak- ve sürekli olarak hor görüldüğünüzü düşünün. Sadece halkınızdan değil, başkanınızdan da. Doğduğunuz andan itibaren şüpheyle bakıldığınızı düşünün. Sadece cildinizin tonundan dolayı. Ülkenizde dolaşırken başkasının size karşı olan nedensiz korkusunun sizi zarara sokabileceğini. Dört sene daha böyle bir ayrımcılıkla yaşamanın siz ve sevdikleriniz için ne anlama geldiğinden korkmanın… Ne kadar çabalarsak çabalayalım, dünya için ne kadar iyilikte bulunursak bulunalım insanlığımızı görmeyecek çok fazla insan olduğu gerçeğiyle yaşamak zorundayız.
Yüzyıllardır süregelen adaletsizliklerinin getirdiği cezalandırılmalarına karşı olan korkularını bize yansıtan ve bu yüzden bizi engellenmesi gereken bir tehlike olarak gören insanlar… Sonrasında ne olacağını biliyoruz. Geçen bir araçtan gelen ırkçı söylem, hiç gelmeyen bir terfi, rutin olan bir trafik durdurmasının boynunuzdaki bir dizle bitmesi… Irkçılık, korku, ayrımcılık. Bunlar çok güçlü silahlar ve onlarla direkt olarak başa çıkmazsak bu devleti mahvedebilirler. Her bir Amerikalıdan rica ediyorum, normalde hangi partiye oy verdiğiniz önemli değil: Lütfen bir dakika ara verin, haberlere bakmayı bırakın ve son dört senedir nasıl hissettiğinizi, her şeyin bir anda nasıl değiştiğini düşünün. Sonra da gelecek dört senenin ülkemizin geleceği için ne anlama geleceğini düşünün. Kim olduğumuz ve değerlerimizin ne olduğuna dair çocuklarımıza vereceğimiz mesajı düşünün.
Sizi bu başkan altındaki kaos, şiddet ve karışıklığı kabul etmeniz ve ülkemizin bu başkan altında kontrolü kaybettiğini izlemek için neyin zorladığını düşünün. Çünkü artık bu başkanın ne ve kim için çalıştığını bilmiyormuş gibi davranamayız. Kalplerinize ve vicdanınıza bakın. Sonra da hayatlarınız buna bağlıymış gibi Joe Biden’a oy verin. Biliyorsunuz ki politika hiç ilgi alanım olmadı ama bütün gençlere, bütün kahverengi ve siyahi insanlara, bu sistem yüzünden sıkılmış ve ötekileştirilmiş herkese sesleniyorum.
Sizi anlıyorum, gerçekten.
Hayatım boyunca başıma gelen bütün can sıkıntısı ve ötekileştirmeye karşı bir kez bile oy vermemeyi mantıklı bir seçenek olarak düşünmedim. Benden önceki birçok kişinin savaşıp ölerek elde ettiği bir hakkı kullanmamayı bir kez bile düşünmedim. Başkasının cahilliği ve nefretinin benim vatandaş olarak yapmam gereken görevi engelleyebileceğini bir kez bile düşünmedim. Çünkü biliyorum ki her şeyin iyiye döneceğini düşünecek lüksümüz yok. Oy vermemeyi ya da oylarımızı protesto amaçlı bir adaya harcamayı karşılayamayız. Bu iki adamdan biri başkan olacak. Eğer Joe Biden’a güç ve tutkuyla oy verirsek sesimizin duyulması için bir şans olacak. Çünkü şu anki durumdan memnun olan kişiler, dört senedir olanlardan ötürü mutlu olanlar, güvenin bana sesli söylemeseler bile onlar da oy verecek. Bu yüzden bu seçim de dört sene önceki gibi kıl payı bir farkla kazanılacak. Pennsylvania, Arizona, Wisconsiz, Florida ya da herhangi bir yerdeki birkaç oy bütün farkı yaratacak.
Hemen şu an oy vermek için plan yapmalıyız.
Erkenden oy vermeliyiz ki Joe Biden için olan oyumuzun kutuda olduğunu bilmenin huzuruna sahip olalım. iwillvote.com sitesine şu an girmeliyiz ve posta yoluyla verilen oylarımızı isteyip hemen geri yollamalıyız ya da bir seçim ofisine götürmeliyiz. Eğer posta yoluyla oy vermeyi seçmezsek en erken yüz yüze nerede oy verebileceğimizi öğrenmeli ve kapıyı açtıkları anda orada olmalıyız. Seçim gününde oy vermek için vakit ayırmalıyız ki o gün meşgul olmayalım. Başkalarına da ulaşmalıyız ve buna kendi mahallemizden başlamalıyız.
Oy vereceğinden emin olamadığımız herkese ulaşmalıyız –kim olduklarını biliyorsunuz, bizim kadar odaklı olmayan kişiler- onların da oy pusulası istediklerinden ve seçim konumlarını bildiklerinden emin olmalıyız. Gerekirse onları oy verirken yanınızda götürün. Olaya dahil olmak için 30330’a BELIEVE diye mesaj atmayı unutmayın. Bu tip işler protestolara katılmak kadar etkili hissettirmeyebilir ama bana güvenin, bu demokrasimizi kurtarmak için yapabileceğimiz en önemli şey. Yapılması gereken şey bu ve aylardır bunu yapıyorduk. İşleri hallediyorduk. Stresi, bir şeylerin kontrolümüz dışında hissettirmesini umursamadan. Çünkü bizler Amerikalılar olarak buyuz. Biz işleri böyle yürütürüz.
Şu anda her şeyi kontrol altına almak, ülkemizdeki istikrarı, ruhu ve bütünlüğü geri kazanmak için bir şansımız var. Avucumuzun içinde ve bu beni motive ediyor. Yeni bir başkanın yuvarlak ofiste olduğu çok da uzak gelecekte olmayan bir zamanı düşünmek. Güvenilir, dürüst, istikrarlı bir lider. Bu virüsü kontrol etmek ve ekonomimizi düzeltmek için açık planları olan bir lider. Okullar ve aileler için anlamlı destekler verecek, kaos ve kafa karışıklığı yerine kabiliyet ve olgunluk gösterecek bir lider. Bu mümkün. Gerçekten. Ama sadece bu seçimde Joe Biden’a oy verirsek. Kendimizi ve ailelerimizi ayakta tutmak için çok çalışıyorduk ve aynısını yapacak bir başkanı hak ediyoruz. Dinlediğiniz için teşekkürler. Tanrı sizi kutsasın.
Konuşmanın İngilizce tamamı için: https://www.youtube.com/watch?v=5l_Xz2MIh4s