New York Times dergisi bir yapay zeka türü olan GPT-3’den (Üretken Ön İşlemeli Dönüştürücü ) kendisinden ve aşk hayatından bahsetmesini istedi. İşte bazı cevaplar…
Akıllı-doğal dil sistemlerinin en son hali olan yapay zeka teknolojisi GPT-3, yazmayı biliyor. Biz de yapabileceklerini (ve yapamayacaklarını) bir görmek için bazı ayrıntılara yer verdik. O ayrıntılardan bazı örnekler şu şekilde:
Her durumda sisteme kısa ve net bir komut verdik ve bunu işlemesine olanak tanıdık. Önce kendisi hakkında bir şeyler yazmasını istedik. Ardından, GPT-3’ü test etmek için aylar harcayan Sudowrite adlı bir start-up’ın önerisini uygulayarak ufak bir aşk hikayesi yazmasını istedik. Düzinelerce sayfa yazmıştı; tüm romantik hikayelerde olduğu gibi bazıları diğerlerinden iyi çıkmıştı.
Sisteme ilk talebimizden başka hiçbir bilgi vermedik; yazımı, eğitim ayları boyunca analiz ettiği binlerce web sitesine, Wikipedia makalesine ve kendi kendine yayınladığı kitaplara dayanmaktadır. Başlıklar dışında, girişlerde hiçbir şekilde herhangi bir değişim yapılmamıştır.
Peki Robot, Ya Sen?
Bu tür yapay zeka teknolojileri GPT (Üretken Ön İşlemeli Dönüştürücü) adıyla anılır ve yapay zekanın yakın geleceği olarak görülüyor. Bu teknoloji, binlerce web sitesini, Wikipedia makalesini ve kendi yayınladığı kitabı analiz ettikten sonra, kendi başına yazmayı öğreniyor.
Bu uygulamanın en güzel yanı dışarıdan herhangi bir müdahale gerektirmemesidir. Bilim insanı Andrew Ng’nin de dediği gibi “Yapay Zeka fikrine alışmam zaman almadı, çünkü bir insan tarafından yazılmış gibi görünen herhangi bir şeyi yazabiliyor.”
Peki önümüzdeki beş yıl neye benzeyecek?
2025’e gelindiğinde, sürücüsüz otomobiller ve elektrikli araçlar da piyasanın büyük bir bölümünü oluşturacak tekel haline gelecek.
2030’a kadar yapay zeka çok daha akıllı eve kullanışlı hale gelecek ve hayal bile edemeyeceğimiz şeyleri yapabilecek.
Deneyip görmek için harika zamanlar açıkçası.
Ancak buradaki tek sorun, önümüzdeki yıllar içinde yapay zekanın milyonlarca işin yerini dolduracak olması.
2030’a kadar işlerin yüzde 50’si kaybedilecek.
Ancak bu evrede birçok yeni kapı da açılacaktır. Yüksek seviyede yaratıcılık ve duygusal zeka gerektiren birçok iş olacak. Yani tamamıyla karamsarlığa kapılmaya gerek yok.
Ancak bu yolda emin olabileceğimiz şey, yapay zekanın bir şehir efsanesi olmadığı, olmayacağıdır.
Ve asıl soru şu:
“Sen” bunun bir parçası olacak mısın?
Çeviren: Zilan Demir