Bigoody
  • Anasayfa
  • KADIN DÜNYASI
    • İŞ DÜNYASI
    • ANNE VE ÇOCUK
    • MODA VE BAKIM
  • ERKEK DÜNYASI
    • BABA VE ÇOCUK
    • MODA VE BAKIM
  • GÜNDEM
  • YAŞAM
    • SAĞLIKLI YAŞAM
    • GASTRONOMİ
    • MEKAN ÖNERİLERİ
    • ASTROLOJİ
    • CİNSEL YAŞAM
  • KÜLTÜR SANAT
    • KİTAP
    • MÜZİK
    • TİYATRO VE SİNEMA
  • Kurumsal
  • İletişim
  • Reklam
Sosyal Medya
Facebook 12
Twitter 0
Instagram 0
Pinterest 3
YouTube 294
LinkedIn
Reddit 1
  • Kurumsal
  • Reklam
  • İletişim
Bigoody
Bigoody
  • ANA SAYFA
  • KADIN DÜNYASI
    • ANNE VE ÇOCUK
    • MODA VE BAKIM
  • ERKEK DÜNYASI
    • BABA VE ÇOCUK
    • MODA VE BAKIM
  • GÜNDEM
  • YAŞAM
    • SAĞLIKLI YAŞAM
    • GASTRONOMİ
    • MEKAN ÖNERİLERİ
    • ASTROLOJİ
    • CİNSEL YAŞAM
  • İŞ DÜNYASI
  • KÜLTÜR SANAT
    • KİTAP
    • MÜZİK
    • TİYATRO VE SİNEMA
  • GÜNDEM

Banu Gökcül: ”Stresin Bir Yanı Fırsat, Bir Yanı Tehlike”

  • 31 Mayıs 2020
Total
0
Shares
0
0
0

Davranış bilimleri ve NLP uzmanı olan eğitmen, yazar ve profesyonel konuşmacı Banu Gökcül ile koronavirüs sürecinde daha da stresli hale gelen sınav hazırlık süreçlerinin nasıl yönetilmesi gerektiği, öğrencilerin motivasyon kazanmak ve kendilerini dinlendirmek adına neler yapabilecekleri üzerine konuştuk. Ayrıca, kendisinden LGS ve YKS öğrencilerine özel olarak başlayacak seminer programı hakkında detaylı bilgiler aldık.

Hem yazılı hem de görüntülü olarak takip edebileceğiniz bu röportaj, videodan daha farklı bir şekilde hem gözünüze hem de kulağınıza hitap edecek.

– Hem koronavirüs karantinaları hem de virüsten dolayı yaşanan tarih değişiklikleri öğrencilerin sınava odaklanma sürecini büyük ölçüde olumsuz etkiledi. Bu olumsuzlukların etkisini en aza indirmek adına öğrencilerin neler yapması gerekir?

Banu Gökcül: Sırf tarihlerin değişmesi ile ilgili değil, genel olarak sınav kelime itibariyle stres veren bir şey. Dolayısıyla sadece tarihlerden dolayı değil, insanlarda zaten çok fazla yük verdi. Bu durum da üstüne eklendi. Ben de şimdi tam olarak bu konuda bir program hazırlıyorum. 1 Haziran’da başlayacak program. Burada öğretmeye çalışacağımız şey; stres, kaygı, endişeyi nasıl avantaja dönüştüreceğimiz ile alakalı. Çünkü bunların hepsi enerji. Duygu dediğimiz şey enerji. Bedende oluyor. Bütün bunlar da bir bedensel hareket.

Duygu dediğimiz şeyler, sevinç, doyumluluk, huzur gibi mutlu duygular da, çok romantik şeyler değil aslında bedenin aldığı haller. Bedende olan biyolojik şeyler. Stres ve kaygıyı biz hep kötü anlamda kullanıyoruz ama aslında stres bizim fırsata dönüştürebileceğimiz bir şey. Çünkü güçlü bir enerji veriyor. Hareket enerjisi veriyor. Hareket enerjisi heyecana dönüştürülebilir mesela. Çünkü stresin bir yanı fırsat, bir yanı tehlike. Avantaja dönüşecek birçok yanı var bu durumun.

Heyecan da bir duygu. Kaygı gibi karışık bir duygu. Kaygı üzüntüyle, öfkenin karışımı. Heyecan ise sevinç ile korkunun karışımı. Öfke, korku, üzüntü, Sevinç duyguları dışındaki tüm duygular bu dört duygunun bileşkesi.

”Kaygıda ne korku var ne de üzüntü. Net bir duygu değil”

– Yani heyecanın dozunda olması aslında olumlu bir etki mi katıyor?

Kesinlikle. Fakat şimdi kaygıyı birazcık açalım. Çünkü kaygı çok plastik ve gerçek olmayan bir duygu. Kaygı bir gün üzülmüş olduğumuz bir şeyi, ilkokul 1’de çarpım tablosunu öğrenememişizdir, mevsimleri sayamamışızdır, sınıfta saçma bir şey yapmışızdır. Bize gülmüşlerdir ve biz o gün çok üzülmüşüzdür. Ya da hiç hak etmediğimiz bir şey yaşamışızdır. Onu çocukken, olayları sıralı ve düzgün kaydedemiyorken, neyin neden olduğunu iyi anlayamıyorken bakıyoruz ki bir his orada kalmış. Ağlayamamışız. Ya da eve gelmişiz annemize anlatmışız. ”Sınıfta şöyle bir şey yaptım ve sınıf bana güldü’’ şeklinde. Annemiz de ”Bunda üzülecek bir şey var mı?” demiştir.

Üzülmemize izin vermemiş olabilirler. Sonra bu ileride bizde duygusal ihmalkarlık olarak çıkıyor zaten. Yani ”Bu da hissedilir mi?” diye duygumuzu yaşamamıza izin vermediklerinde üzüntü kalıyor. Üzüntünün ihtiyacı olan şey ağlamak ya da geri çekilmek. Biraz üzüntümüzle baş başa kalmak. Böyle olmayınca biz kalıyoruz, yaşamıyoruz onu. Bu sonra bir gün bilinçaltımız benzer bir şeyi yaşayacağımızı hissettiğinde korkuyor. Bir de üzüntü ekleniyor. Eskiden yaşayamadığımız ve hatırladığımız üzüntü.

”Korkuyorum ben sınavdan!’’ dediğiniz zaman ”Şu sorulardan korkuyorum, şu sorulara hazırlanmam lazım’’ gibi net şeyler söylersiniz. Korku daha net bir şey. Korkuyorken sadece korkarsın. Kaygıda ne korku var ne de üzüntü. Net bir duygu değil. Kaygı o yüzden enerji emiyor. Ne olduğu belli değil, garip bir şey. Puslu, buğulu, gri bir şey. Korku kırmızıdır, korkarsın. Korku olduğunda ona göre hazırlığını yaparsın.

İçinde neyden korktuğunu, bir zamanlar neleri başaramamış ve kaybetmişsini iyi bir şekilde analiz eder, inceler ve bulursan çok rahat edersin. Kaygının iki duygunun karışımı olduğunu bilmelerinde fayda var. İkinci kısım ise bu güzel şeyi heyecana çevirmek. Korku dursun. Korkunun üzerine gittiğimiz yerler bizim başarılı olduğumuz yerler. Korkunun üzerine gittiğin zaman heyecanın ”hey” kısmı gidiyor ”can” kısmı kalıyor. Çünkü sevinç de korkunun karışımı. Kaliteli hayat demek, sağlığın yerinde olacak, iyi bilinir olacaksın, sen de kendini seviyor olacaksın. Dördüncü ise hayatında heyecan olup olmadığıyla ilgili. Seni biliyorlar mı? Tanıyorlar mı? Seviyorlar mı? Sen kendini seviyor musun? Sağlığın yerinde mi? Dördüncü olarak en önemli soru; Hayatında heyecan var mı? Heyecan yoksa hayatın kaliteli değil.

Varsayalım ki öğrenciler kazandılar sınavı, yaz tatili geldi. Sıkıldıkları bir yer olacak ve inan bana özleyecekler ve ”Ne güzel heyecanlıydık, ne güzel hazırlanıyorduk sınava!” diyecekler. Yani heyecan özlenen bir duygu durağan bir dönemde bu canlı anlara geri dönmek isteyebiliyor insan.

”Dikkatini yöneten, her şeyi yönetir”

– Ertesi gün uyanmak için bir sebep gibi mi o heyecanın insanda olması?

Evet. Bizi ayağa kaldıran, onu yaptırmak isteyen. Can var içinde en önemlisi. Her şeyin canlısı iyi. Bu yüzden, kaygını heyecana dönüştürmekte fayda var. Stres dedik, onun da iki boyutu var. Onun da içindeki fırsatı alıp, tehlikeyi bırakmak gerekiyor. Çünkü beyni kazanmaya, başarıya yönlü programlamak mümkün. Beyin zaten bugüne kadar programlanmış. Dolayısıyla onu yeni bir yöne doğru programlayabiliriz biz. Olumsuzda ise dikkatin olumluyu algılayamazsın. Ama başını olumluya çevirirsen de olumsuz arkada kalır. Ne yöne bakarsan o yönü görürsün. Dikkatini yöneten, her şeyi yönetir.

Bu sınavda da dikkatini beyninde, aklında, güvende, huzurda, merkezinde, bağlantıda tutacak olan herkes kazanacak sınavı. Bugüne kadar biriktirdiği bilgi birikimini maksimum potansiyelde kullandığı anda bir insanın kazanmaması mümkün değil. Sınav zor geçti ne demek? Bilmediğim yerlerden geldi demek. Kolay geçti ne demek? Hep bildiğim yerden geldi demek.

Haziran programımızda zaman planı da öğretiyoruz. Zamanı nasıl algılayacakları ile ilgili. Bunları yaptıkları zaman kazanmamaları ve istedikleri bölüme girmemeleri için hiçbir sebep yok.

– Öğrenciler koronavirüs sebebiyle evde yürüttükleri çalışma süreçlerinde motivasyonlarını yüksek tutmak adına neler yapabilir?

Güzel bir soru, ben de düşünerek cevap vereyim. Düşünmek ne demek? Önce bu soruyu soralım. Ben bunu hep derslerde ve seminerlerde sorarım. Düşünmenin ne demek olduğunu bilinmiyor. Akşam ne yiyelim mesela? Makarna yiyelim. Evde makarna var bir şey almamıza gerek yok. Kıymalı yapamayız. Domates var, domatesli yapabiliriz. Suyu kaynatalım, sosu yapalım. Nasıl düşündük? Domates var mı? Var. Ne yiyelim? Makarna. Mutfakta mı yiyelim salonda mı? Hep soru sorup cevap veriyoruz. Düşünmek demek sürekli soru sormak ve cevap vermek demek. Cevaplar nereden geliyor? Eski kayıtlardan geliyor.

Makarna nereden aklımıza geliyor? Ya önceden yedik ya da uzun zamandır canımız çekiyor. Makarna kayıtta var. Neden midyeli ya da ıstakozlu makarna demedim? Kaydımda yok. Biz bütün gün midyeli makarna yemiyoruz. İtalyan olsam derdim belki. Şunu anlatmaya çalışıyorum; bizim kayıtlarımızda ne varsa, alet o kayıtlardan çekiyor. Yani bugünden sonra, arkadaşlarımızın son 1 ayda yeni bir şey yüklemeleri pek mümkün değil. Şu anda kendilerine iyi gelen dinlenme, durma ve zihin boşaltma tekniklerini sürdürmeleri lazım. Beynin kullanma kılavuzu bize verilmediğinden insanlar bunu çok iyi yapamıyor olabilirler.

Şunu kabul etmeleri gerekiyor; ”Ben hipnozdayım!’’ Mesela ben şu anda kırmızı çizgili bir bluz giymişim, bu bluzun hipnozu var. Taktığım yüzüğün hipnozu var. Saçımın, tipimin, oturduğum koltuğun, masaya dokunuşumun.. Yani her çağrıştırıcı benim beynime otomatik bir kayıt açıyor. Yeni kayıtlar koymazsam eski bildiğinin aynısını yapar.

Dolayısıyla bu 1 ayda eski otomatik ezber, zihinlerindeki başarısızlığa götüren kalıp kelimeleri yakalasınlar. ”Ben başaramam, son anda heyecanlanıyorum, hepsini unuttum gibi geliyor’’ vs. tarzındaki konuşmalarını fark etsinler ve not alsınlar. Günlük gibi. Kendilerine iyi gelecek sözcüklerden, kendi kendilerine olumlama yazsınlar. ”Ben her zaman güvendeyim, sürecin tadını çıkartırım, zamanı iyi kullanırım, tekrar sorulara bakma imkanım olur.’’ gibi… İnansalar da, inanmasalar da kendilerine ihtiyaçları olan kelimelerden kendilerine bir oyun yapsınlar. ”Ben başarırım, ben güçlüyüm, ben kendi kendimi motive ederim, strese girsem de çok kolay yönetirim” şeklinde olumlama kelimeleri olsun.

Yani iç konuşmalarında, kendilerini zayıf düşürücü konuşmaları güçlendirici yöne çevirecek şeyleri not alsınlar kendilerine. Bunu yapmaları sadece üniversite sınavından çok, bütün hayatları boyunca kendilerini harika bir şekilde başarıya doğru yönlendirmelerini sağlar. En önemli şey insanın kendisini kelimelerle programlaması. Biz kendimizi bilmeden, bize eskiden yüklenmiş kelimelerin programı altındayız. Bundan kurtulmanın tek yolu kendi kendini içeriden hipnoz etmektir.

İnsan kendisini içeriden bir duygu durumuna sokar. Hani karateciler yüksek sesle bağırırlar ya. Neden bağırıyor bu insanlar? Vücudunu başarma bedenine, havasına sokuyor. Bedenini o başarma havasına sokması gerekiyor. Duygular romantik bir şey değil, biyolojik demiştim. Bedende oluyorlar. Beden değişirse, kafa değişir. 27 gün boyunca her gün bu teknikleri içeriye yerleştirirse başarmaması için hiçbir sebep yok. alfafrekans.com’da bununla ilgili birçok bilgi de veriyorum.

– Motive olmak, odaklanmak kadar beyni dinlendirebilmek de önemli. Öğrencilerin sağlıklı bir şekilde beyinlerini dinlendirmeleri için nasıl önerilerde bulunursunuz?

”Yağmur dindi” deriz değil mi? Ne demek yağmur dindi? Durdu demek. ”Çok yoruldun hadi git biraz dinlen!” dediğim zaman ben ne demiş oluyorum? Dur diyorum, bir şey yapma. Müzik dinleme, televizyon seyretme, kitap okuma. Bir şey yapma. Dinlenmek durmak demek. Kafanın da durması demek. Tabi bu mümkün değil. Çünkü günde en az 60.000 düşünce geçiyor beynimizden. Düşünceler sürekli akıyor. Uzakdoğu’da buna ”monkey minds” denir. Maymun zihni. Bizim alet sürekli çalışır. Bu onun doğası. Hiç kızmamıza ve çatışmamıza gerek yok. Nefes alacaklar. Nefes egzersizleri öğrenmelerini tavsiye ederim.

Programa gelirlerse hepsini öğretiyoruz. Nefes ile zihinlerini anda tutmayı öğrenirlerse beyin dinlenmiş oluyor. Buna başka bir şekilde mindfulness diyoruz. Bilinçli farkındalık. Dikkatimizi 5 duyuya verdiğimiz anda, ana geliyor beyin. Bir başka deyişiyle; düşüncenin içine girmiyorsun, düşünceyi izleyen oluyorsun. O sırada kendince aklına çok yaratıcı bir fikir gelmiş olsa bile kalkıp o düşünceye atlamıyorsun. Nefes alacaksın, bırakacaksın geçecek. Üst dudağınız ile burnunuzun arasında bir blok hava vardır. Anda kalmak için, burnunun ucundaki havayı alıyorsun tutuyorsun, yavaş yavaş veriyorsun. Nefes almak dört adımlıdır. Almak ve vermek değil. Alıyorsun, duruyor. Veriyorsun yine duruyor. Durma aralıklarını ne kadar uzun yaparsan stresini o kadar iyi yönetirsin.

– 1 Haziran tarihinde LGS ve YKS öğrencilerine özel bir seminer programına başlayacaksınız. Bu seminer programında öğrencileri neler bekliyor? Hangi konularda kendilerini geliştirebilecekler?

LGS’de 20 Haziran’da. Onun için de birkaç tane sınıf açtık şimdi. 4 oturum olacak. 1-1.5 saat sürecek. Bütün bu teknikleri içselleştirecekleri, stres anında öğrendikleri bu teknikler arkadaşların refleksleri olacak. O hale dönüştürecek bilgileri ve teknikleri yerleştireceğiz.

1 Haziran’da, 3 Haziran’da, 5 Haziran’da başlayan ayrı ayrı gruplar olacak. Bu ay bu konu ile ilgili farklı online eğitim grupları oluşturuyorum. LGS ve YKS için ayrı gruplar olacak. Ben bu 1 ay boyunca kendimi ve bütün bildiklerimi kazanmaları adına onlara ayırdım. Bana özelden soru sorabilecekler, telefonla konuşabileceğiz. Aslında bunu bir deney gibi de yapmak istiyorum. Çünkü bugüne kadar bunu hep birebir yaptım ve istedikleri bölümleri kazandılar. Kendimle ve onlarla gurur duyuyorum. Teknik de işliyor. Eğer bütün bu eğitimleri yaptığımız arkadaşlar da istedikleri bölümleri kazanırlarsa her anlamda müthiş bir başarı olacak. İmgeleme, bilinçaltlarına hedeflerini 5 duyuyla gömmeyi, kendilerine hipnoz yapmayı ve içlerindeki motivasyonu harekete geçirmeyi, sınavda dikkat eksikliği yaşamamayı, konsantre olmayı öğrenecekler. Bütün bu bilgileri katılımcılarımıza vereceğiz. Online görüşmelerle de, danışanlarımıza destekler yoğun bir şekilde devam ediyor.

 


 

Banu Gökcül

Davranış bilimleri ve NLP uzmanı olan eğitmen, yazar ve profesyonel konuşmacı Banu Gökcül, İzmir’de dünyaya geldi. Lisans eğitimini ODTÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimleri’nde tamamladı. Öğrencilik yıllarında sorguladığı hayatın anlamının insanın keşfinde saklı olduğunu anladı. Ve bir yandan iş hayatı bir yandan çeşitli NYU, New School, Harvard okulların, neuro science ve psikoloji bölümlerinden aldığı derslerle ilgisi farklı bir yöne döndü. Ardından Türkiye’ye dönerek İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi, Davranış Bilimleri Bölümü’nde yüksek lisans programını bitirdi.

Kendini ve insanı keşif sürecine 5 ay süren Hindistan ve Nepal yolculuğu ile devam etti. Bu deneyimin yaşamında yarattığı etkileri ve deneyimlerini Atlas Dergisi’nde (1995) yayınlandı. Ardından Virginia’da Yoga Öğretmenliği eğitimi aldı ve yoga dersleri verdi. Bu sırada ders veriyor olmanın kendisini geliştirdiğini ve bilgilerini zenginleştirip keskinleştirmesi açısında son derece motivasyon olduğunu anlayınca bunu meslek olarak yapmaya karar verdi. Columbia Üniversitesi’nde Sunum Teknikleri ve Değişim Yönetimi eğitimlerine katıldı. Gökcül, yurtdışında psiko-drama ve grup dinamikleri üzerine sertifika programlarına katıldı. Türk Psikologlar Derneği tarafından verilen iki yıl süren bir eğitimin ardından, Psiko-Drama Eğitim Sertifikası’na sahip oldu.

2000’de NLP ile tanışarak NLP üzerine dünyanın ilk Master Trainer’ı Dr. Wyatt Woodsmall ve Master Trainer Robert Smith ile “Practitioner”, “Master Practitioner” ve “Trainer” düzeyinde çalışmalar yaptı. Gökcül’ün akademik alandaki insanı keşif çabaları, halen Marmara Üniversitesi İşletme Fakültesi, Örgütsel Davranış Bölümü’nde devam etmekte olan doktora programı ile sürmektedir. Milton Erickson Hipnoz eğitim sertikası programı ile eğitimleri güçlendirdi. 2010 yılından bu yana, Göksel Karabayır yönetiminde, ünlü Alman psikiyarist Bert Hellinger’in kurucusu olduğu, “Aile Konstelasyonu” teknikleri ile aile ve şirket içi sorunların çözülmesi ile ilgili çalışmalar yapmaktadır.


 

LGS ve YKS Öncesi Ebeveynlere Öneriler

Total
0
Shares
Share 0
Tweet 0
Pin it 0
İlgili Konular
  • Banu Gökcül
  • Banu Gökcül Kimdir?
  • Heyecana Karşı Nefes Egzersizleri
  • LGS
  • LGS 2020
  • LGS Sınav Stresi Nasıl Yenilir?
  • LGS Stresi 2020
  • SINAV KAYGISI
  • Sınav Heyecanı Nasıl Yenilir?
  • Sınav Heyecanımı Nasıl Yenerim?
  • Sınav Heyecanına Karşı Nefes Egzersizleri
  • Sınav Heyecanını Yenmek İçin
  • Sınav Kaygısı Belirtileri
  • Sınav Kaygısı Nedir?
  • Sınav Kaygısını Azaltma Yolları
  • Sınav Kaygısını Yenmek İçin Uygulamalar
  • Sınav Stresi
  • Sınav Stresi Nasıl Yenilir
  • Sınav Stresi NLP
  • YGS Stresi Nasıl Yenilir
  • YGS Stresinden Kurtulmanın Yolları
  • YGS'de Stres Yapmamak İçin
  • YKS
  • YKS 2020
Avatar
Elif Konaç

Önceki Makale
  • GÜNDEM

Ayla Çetinbora: ”Kurum Olarak “Erkek İşi” Diye Bir Tanım Kabul Etmiyoruz”

  • 29 Mayıs 2020
Devamını Oku
Sonraki Makale
  • GÜNDEM

Bazıları İçin Karantina Bir Ömür Sürüyor

  • 3 Haziran 2020
Devamını Oku
İlgileneceğiniz Diğer Haberler
Devamını Oku
  • GÜNDEM

Eyfel Kulesinde Köklü Değişim

  • Bihter Neymen
  • 5 Şubat 2021
Devamını Oku
  • GÜNDEM

Hailey Bieber Yeni Markasına Adım Attı

  • Bihter Neymen
  • 5 Şubat 2021
Devamını Oku
  • GÜNDEM

Gama Işını Patlamalarının Ardındaki Gizem

  • Bihter Neymen
  • 4 Şubat 2021
Devamını Oku
  • GÜNDEM

Yeni Kripto Para Birimi: Dogecoin

  • Ezgi Donduran
  • 4 Şubat 2021
Devamını Oku
  • GÜNDEM

Uzaya Yolculuk Süresi 3 Aya mı İnecek?

  • Ezgi Donduran
  • 4 Şubat 2021
Devamını Oku
  • GÜNDEM

2021’in En Çok Beklenen Albümleri

  • Ezgi Donduran
  • 3 Şubat 2021
Devamını Oku
  • GÜNDEM

Pandemi ve Çocuk

  • Ezgi Donduran
  • 3 Şubat 2021
Devamını Oku
  • GÜNDEM

HIV Kontrolü Nasıl Yapılır?

  • Bihter Neymen
  • 2 Şubat 2021
En Çok Okunanlar
  • 1
    Eyfel Kulesinde Köklü Değişim
  • 2
    Hailey Bieber Yeni Markasına Adım Attı
  • 3
    Gama Işını Patlamalarının Ardındaki Gizem
  • 4
    Yeni Kripto Para Birimi: Dogecoin
  • 5
    Uzaya Yolculuk Süresi 3 Aya mı İnecek?
Bigoody
İletişim

Hümanist Ajans A.Ş.

Tel: 0216 469 69 60

Gsm: 0537 512 60 92

Adres: Kozyatağı Mah. Şakacı Sok. Deval Apt.
No: 45/B Kadıköy / İSTANBUL

Bizi Takip Edin

Anahtar kelimelerinizi girin ve Enter tuşuna basın.